Müzakere, hayatımızın her alanında, her konuda ve her seviyede bilinçlice olmasa da yürüttüğü bir süreç. Neden? Çünkü insan tek başına yaşayamaz ve tek başına yşayamadığı iiçin de hayatımız bir “anlaşmalar bütünü”. Eşimizle, arkadaşımızla, çocuğumuzla, müşterimizle, tedarikçimizle, çalışanımızla, ortağımızla, çocuğumuz, kardeşimiz veya ana-babamızl, komşumuzla; kısacası ilişkide oladuğumuz herkesle sürekli müzakere ederiz.

Bugüne kadar iknaya dayalı sığ bir pazarlık bizim yaşamlarımızda müzakere olarak bilinirdi. Bu sebeple ödün vermeye, kazanma hırsıyla karşımızdakinden koparmaya veya bir şekilde uzlaşmaya çalıştık.

Oysa bunların hepsinin ötesinde, müthiş bir yol var: Birlikte kazanmak ve birlikte büyümek! Birlikte büyüterek, daha da fazla verim elde etmek ve bu verimi de sürekli kılmak! Bu ancak müzakere kültürüyle mümkün.

Müzakere Kültürü her anlaşma öncesinde veya bir anlaşmadan doğan uyuşmazlık varsa onu çözümlemede bizi daha da iyiye, güzele, karşılıklı kazanca yaklaştıran bir yaklaşım. Bize hazırlık yapmanın sırlarını, tartışmanın kurallarını öğreten bir iletişim sihirbazı! Müzakere Kültürü karşımızdakine en az kendimiz kadar değer verdiğimiz, kendimizi ve karşımızdakini bilerek tanıdığımız ve ortaklaşa daha da fazla olacağımız, kazanacağımız, büyüyeceğimiz bir kültür.

Müzakere, yaşamımızın tamamı ve yaşamımız da müzakere temelli. Bu temeli iyi atmaya hazırsanız, konferansımıza bekleriz!